İSTANBUL | 24 – 12 – 2014 | 9. Konferansımız programın işleyişine göre saat 11:00’de büyük bir coşkuyla başladı. Konferansımızın başlatmak üzere yapılan açılış konuşmasında yoğun geçen bir yıl kısaca anlatıldı. Açılış konuşmasının bitmesinin ardından Arîn Mirkan, Kader Ortakaya, Suphi Nejat Ağırnaslı, Sibel Bulut şahsında ve tüm Kobanê şehitleri ve 19-22 Aralık hapishaneler katliamında şehit düşen tüm devrimciler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Türkçe, Kürtçe, Arapça konferans selamlamasından sonra konferans’a başlandı.
Konferans çeşitli dillerde selamlandıktan sonra bir yıllık pratik faaliyetimizi anlatan sinevizyon izlendi. Sinevizyon sırasında sık sık “Berkin Elvan ölümsüzdür”, “Önderimiz İbrahim Kaypakkaya”, “Beşler Yaşıyor Kavga Sürüyor”, “Bij berxwadana Kobanê” sloganları atıldı.
Sinevizyondan sonra Divan yerini alıp katılımcıları selamlayarak sunumları başlattı.
İlk sunum olan Geçmiş Süreç Sunumu’nda sinevizyon’u destekler nitelikte sunum devam ettirilerek Türkiye’nin bir senelik politik gündemi YDG’nin bu gündemlerdeki konumundan ve niteliğinden bahsedildi. YDG’nin örgütlenebilmesine ve bu noktada üzerimize düşen görevlere değinildi.
YDG’nin işleyişi, YDG komisyonlarının işleyişi olumluolumsuz değerlendirildi ve bu değerlendirmeler tartışmalarla somutlandı. Tartışma esnasında katılımcılar tarafından tekrar tartışılmak üzere Divan’a öneriler sunuldu. Tartışmalar belirli bir doygunluğa ulaştıktan sonra sunum sonlandırıldı.
İlk sunumun ardından ATİK-YDG konferansı selamlamak üzere kürsüye çıkarak Arupa’daki gençliğin durumu ve kendi yönelimleri anlatıldı. ATİK-YDG’nin ardından Tutsak Partizanların mesajları okundu.
Konferansa mola verildikten sonra Pınar Aydınlar kürsüye çıkarak mücadelemizin başarısını dileyerek bir konuşma yaptı. Pınar Aydınların ardından taciz ve tecavüz kıskacında genç kadınlar başlıklı sunum yapılmakta, sunumda politik gündem olarak erkek egemen sistem, devletin kadına yönelik baskı ve sindirme politikaları, gün geçtikçe büyüyen kadın direnişi, 8 Mart Dünya Emekçi kadınlar günü başlıklı konulara değinildi.
YDG’nin ise varolan kadın komisyonlarının yenilenmesi gerektiğini bu kadın komisyonları üzerinden mersin ve İzmir pilot bölge seçilerek çalışma yürütüldüğünü ve örgütümüzün erkek egemen zihniyetiyle mücadele etmede nasıl çalışma yürüteceği konularına değindi.
onferansın açılış konuşmasında Türkiye’nin bir sene içerisinde girdiği politik süreci üzerinden Gezi isyanına, Kobanê direnişine, AKP hükümetinin baskı ve asilimilasyon politikalarına değinilerek konferansın programı açıklandı. Konferansın programı açıklandıktan sonra Arîn Mirkan, Kader Ortakaya, Suphi Nejat Ağırnaslı, Sibel Bulut şahsında ve tüm Kobanê şehitleri ve 19-22 Aralık hapishaneler katliamında şehit düşen tüm devrimciler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Saygı duruşunun sonlandırılmasıyla YDG’nin bir yıllık politik sürecini anlatan sinevizyon izlendi. Sinevizyon esnasında “Berkin Elvan Ölümsüzdür”, “Önderimiz, İbrahim Kaypakkaya”, “Beşler yaşıyor, kavga sürüyor”, “Biji berxwedana Kobanê”, “Kobanê’de düşene dövüşene bin selam” sloganları atıldı. Sinevizyonun büyük bir coşkuyla bitmesiyle sahneye konferansı ve tartışmaları yönlendirmek için divan çıktı. Divan tekrardan konferans programını hatırlatarak sunumları başlattı.
Geçmiş süreç sunumu
YDG’nin bir yıllık politik yönelimi ve pratiği değerlendirildi. “YDG’nin bir yıl süre içerisinde dolu dolu birçok kampanya, eylemlikler ve eğitim çalışmaları gerçekleştirdiğini ancak tartışıcağımız yerler bu pratik çalışmalarımızı nasıl hangi yöntem ve yolla yaptığımız olacaktır” denildi.
YDG’nin örgütlenebilme, örgüt olabilme, kurumsallaşma noktasına ve kurumsallaşmanın nasıl gerçekleşebileceğine vurgulandı.
YDG’nin demokratik kitle örgütü olmada en önemli unsur olan demokrasi işleyişine değinildi. YDG’nin temel demokrasi yapısından, yerelden genele olan örgütlenmesinden, divan toplantılarından alt komisyonlara uzanan alt-üst işleyiş tarzından bahsedildi.
YDG’nin alanları örgütlemek için kurduğu yürütme ve komisyonların artık daha nitelikli hale getirilmesi gerektiği ve bu komisyonların daha hızlı sistemli pratik atması yönünde vurgulandı.
Berkin Elvan’ın şehit düşmesinin ardından hızlıca refleks gösterip alanlarda aynı tarz eylemliklere girilmesinin olumlu olduğu, Kaypakkaya ve Soma eylemliklerini doğru birleştirmesinin doğru olduğu ancak görünür olmada sıkıntı yaşandığı söylendi.
Yaz sürecinde ise Evvel Temmuz, Munzur festivallerine gidilmesi, emek sürecine değinildi. Ardından Kobanê direniş sürecinde sınıra gidilip Kürt halk gençliğiyle omuz omuza olunmasının yıllardır atılamayan adımın atılması olduğu için mevcut duruma göre çok iyi olunduğundan bahsedildi.
Taciz ve Tecavüz Kıskacında Genç Kadın sunumu gerçekleşti. Genç Kadın sunumunda, genç kadınların yaşadığı saldırılar, politik süreç ve YDG kadın komisyonunun amacı, örgütlenmesi ve faaliyetleri tartışıldı.
YDG kadın komisyonunun pilot bölge olarak Mersin’i seçtiği, 25 Kasım, 8 Mart gibi eylemliklerde mevcut düzey bakımından iyi örgütlenip katılım sağlandığı üzerinde durularak YDG kadın komisyonunun daha işlevli hale getirilmesi gerekildiği söylendi. İkinci sunumun bitmesiyle konferansın birinci günü sloganlarla sonlandırıldı.
Konferansın 2. Günü liseli YDG’nin yapmış olduğu sunumla sonlandırıldı. Liseli YDG sunumunda ilk olarak TEOG, meslek ve imam-hatip liseleri, zorunlu din dersi ve yozlaşma üzerine tartışıldı.
Liseli YDG sunumunda İzmir, İstanbul, Dersim, Antakya ve Ankara kendi alan deneyimlerini aktardılar. Sunumda, YDG’nin içerisinde liselerin öz örgütlenebileceği mekanizmalar ve komisyonlar açılması gerekildiği ve liselerin divan toplantıları gibi merkezi toplantılar örgütlenmesi üzerinde duruldu.
Semt ve liseli gençlik arasındaki bağın kopartılmayıp bu iki alan üzerinde yoğunlaşılması ve tek tek sınav sitemine değil de elemeci sınav sisteminin tamamını hedef alan politika koyulması üzerinde sonlandırılarak konferansa ara verildi.
onferansın ikinci oturumu Ortadoğu sunumuyla başladı. Sunumda Ortadoğunun mevcut politik durumu üzerinde duruldu. Ortadoğuda yaşanan çatışmaların fitili Arap Baharı’nda kitlesel isyanlarda atıldığını ve bu isyanları emperyalistler kendi amaçları doğrultusu yönelttiği üzerinde duruldu.
Suriye’de oluşturulan Rojava kantonları ve Kobanê direnişinde AKP’nin saldırganlığını arttırdığını bunun somut ayağı olarak içte Kürt ulusunun kazanımlarına dıştada IŞİD’e destek vererek emperyalistlerin taşeronluğunu yaptığı üzerinde duruldu. YDG’nin ise saldırılara karşı girişilen serhildanlara ve direnişlere nasıl ve hangi tarzda katılım göstereceği ve bu somut olaylara karşı Suruç pratiği olumlu örnek olarak verildi.
YDG’nin önümüzdeki süreçte Kürt halk gençliğini örgütlemek için Türkiye Kürdistanı’na yönelmesi gerektiği üzerinde durularak konferansın Ortadoğu sunumu sonlandırıldı.
YDG’nin 9. Konferansı 2. günde de büyük bir coşku ile devam etti. Geçmiş politik süreç ile ilgili sinevizyon izlenildi. Sinevizyon sırasında sık sık “Biji Berxwedana Kobanê”, “Kobanê’de düşene dövüşene bin selam” sloganları atıldı.
Geçmiş süreç sinevizyonun ardından Liseli YDG’nin sunumu başladı. Liseli YDG sunumunda TEOG, zorunlu din dersleri, meslek ve imam-hatip liseleri başlıklı konular tartışıldı. Sunumda liselerin YDG’de örgütlenebilmesi için liselilerin kendi karar verebildikleri mekanizmaların olması gerektiği, bu mekanizmaların divan toplantıları tarzında liseli buluşmaları ve bu liseli buluşmalarında materyaller, kampanyalar çıkarılması gerektiği söylendi.
Tartışmalarda ayrıca semt gençliği ve liseli gençlik arasındaki bağlantı ve örgütlenme modelleri tartışıldı. Liselilerin yozlaştırma saldırıları ile karşı karşıya kaldığı ve tüm bunların ayrı ve özel bir politika üretilmesi gerektiği vurgulandı. Öte yandan sunumların çoğunda meslek liselerine vurgu yapıldı.
Staj sömürü adıyla ortaya konulan açıklamalarda ucuz iş gücü politikalarına karşı liselerde yaratılması gereken örgütlenme modellerine vurgu yapıldı. Birçok liseli YDG’li okullarda yaşadıkları sorunlara değinerek ve bunlara karşı mücadele biçimleri sunarak tartışmalar sonlandı. Liseli YDG sunumunun ardından Gebze hapishanesinden tutsak partizanların mesajı okundu. Ardından verilen aranın ardından ikinci sunum olan Ortadoğu konusuna geçildi.
Kavganın merkezinde cüret ve kararlılık daime ve daima ileri
Aranın ardından tüm coşkusu ile devam eden konferansın konusu Ortadoğu ve bunun nezdinde Rojava ve Kobanê direnişiydi. Emperyalizmin bölgesel politikalarının değinildiği sunumda Pazar savaşının bölge halkları üzerinde bir katliam olduğuna değinidi. Emperyalizmin eliyle yaratılan çetelerin bölgesel rollerinin emperyalizmin bölge politikalarından bağımsız olmadığı ve yine bölge ülkelerinin bu misyonu üstlendiği söylendi.
Kobanê direnişinin Ortadoğu ve bir parçası olan Türkiye’de yarattığı etkiye değinilen konferansta ayrıca Türkiye’deki çözüm sürecine de vurgu yapıldı.
Ayrıca TC’nin iç ve politikasının bu noktada bir kriz yaşadığına söylendi. Sunumun ardından katılımcılar tek tek söz aldı. Alınan sözlerde ise kamuoyu tarafından tartışılan birçok konu vardı. Bu konulardan özellikle Kobanê drenişinde emperyalizmin rolü ve etkisi tartışıldı.
Tartışmalarda Kobanê’nin anti-emperyalist bir direniş olarak bölgedeki dengeleri değiştirdiğini ve emperyalizmin bölgesel politikalarını etkilediğine vurgulandı. Kobanê direnişinin ve Rojava devrimin bölgesel etkilerine değinilen konuşmalarda ayrıca Rojava’nın doğru okunması gerektiği üzerinde duruldu.
Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’yı anmanın bu gün Kobanê de direnmek olduğuna ilişkin yapılan vurguda Kobanê de direnen Maoistlere selam gönderildi.
Yapılan konuşmaların ardından pratik günün her türlü ideolojik politik çıkmazın ilacı olduğu şövenizm zehrinin Kobanê direnişi ile kırılması gereken bir hedef olduğuna değinildi.
Bu sunumun ardından Partizan adına bir açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada konferans selamlanırken “Yoldaşlar, bizlerde sizler gibi heyecanlıyız.
Biz bu heyecanı Kobanê’de direnen Maoistlerden alıyoruz. Biz bu heyecanı Dersim dağlarında kavgayı adımlayan ve yaratan Partizanlardan alıyoruz. Biz bu heyecanı Aşkın Günel yoldaşın cüretinden Sefagül yoldaşın cesaretinden ve kavgaya olan bağlılığından alıyoruz” denildi.
Yapılan açıklamanın ardından kısa bir ara verildi. Aranın ardından önümüzdeki ürece ilişkin YDG’nin iç ve dış pratik süreçlerine ilişkin önergeler okundu. Yapılan önergeler oylanarak politik sürece ilişkin yeni yönelimler belirlendi.
Yeni yönelimi belirlemek için önergelerin tartışmaların sonucunda kabul edilmesinin ardından bir kapanış konuşması gerçekleştirildi. Kapanış konuşmasında “Birçok yeni alanda açılmış durumdayız. Konferansımıza gelen yeni yoldaşlar bulunmaktadır.
Konfransımızın kapanışında özeleştiri vermemiz gerekiyor. Geçen konferansta bir sonuç alamadığımız için bu yıl konferansımızda karar alma süreci işlettik. Ancak çok alışık olmadığımızdan kaynaklı konferansımızda karar verme mekanizmasında sıkıntılar yaşadık. Önümüzde gelişen büyük bir gerçekliğimiz bulunmaktadır. Bu gerçekliğimizle hareket ederek mücadelemize sarılalım, ilerleyelim.”
Kapanış konuşmasının ardından müzik dinletisi verildi.