İnsan hakları örgütlerince basına yansıtılan görüntülerde bu vahşi saldırı sonucunda hayatta kalmayı başaran yüzlerce mültecinin ağır işkencelere maruz kaldığı açıkça görüldü. Bu barbarlığın baş sorumlularından olan İspanya Hükümeti katliam sonrası basına “İspanya egemenliğine vahşi bir saldırı” olduğu yönünde açıklamalar yaparak onlarca mültecinin yaşamını hiçe saydığını açıkça ifade etti. Hala tedavi edilmeyi bekleyen mültecilere dönük işkence ve insanlık dışı muameleler sürüyor.
Devletlerin bölüşülen topraklara koydukları sınırların insan yaşamının üstünde görüldüğü ve devlet terörizminin saklanamayacak boyuta çıktığı ciddi bir insanlık kıyımı ile karşı karşıyayız. Göçün sebeplerini yaratanlar da göçü katliamlarla sindirmeye çalışanlarda Emperyalistlerdir. Savaşları yaratan ve insanlığın tüm kaynaklarını sömüren Emperyalist-Kapitalist sistem ezilen dünya halklarına yaşanacak hiçbir yer bırakmamak istemektedir. Avrupa’nın birçok ülkesi kendi sınırlarını korumak kisvesi altında mülteci düşmanı sınır koruma yasaları çıkararak katliamlarına zemin yaratmaktadır. İçte yaratılan ırkçılığı ve mülteci düşmanlığını büyütmek ve kamuoyunu yanıltmak için Melilla’da gerçekleştirilen katliamın sorumlusu olarak dahi mülteciler gösterilmektedir. Sistemin sözcülüğünü yapanlara göre bu katliam ülke sınırlarını ihlal edenlere müdahaleden başka bir şey değildi.
Açlık ve savaşlar ile boğuşan mülteciler dünyanın başka bir ülkesinde yaşamanın yollarını aramakta ve göçe sürüklenmektedirler. Ancak ne ülkelerinde ne de göç yollarında sistemin kıskacından kurtulamamaktadırlar. Kısa süre önce Belarus’ta ölüme mahkûm edilen onlarca insan, Afganistan’da, Suriye’de savaşlardan, Kürdistan’da işgalci T.C. zulmünden kaçarken yollarda soğuktan donarak can verenler ve sınırlarda üzerlerine ateş açılan yüzlerce mülteci henüz unutulmamışken her gün yeni bir katliam haberi daha ekleniyor. Bu haberlerden biri ise Melilla katliamından üç gün sonra Meksika sınırında olan ABD’nin Teksas eyaletinde terk edilmiş bir tırın kasasında bulunan 46 mültecinin ölü bedelidir. Yine dünyanın en zengin sermaye ülkelerinden birinin sınır bölgesinde yaşanan bir mülteci dramı daha görmekteyiz.
Tüm bu barbar saldırılar karşısında savunmasız durumda olan ve canları pahasına mücadele veren mültecilerin sesi olmak zorunlu ve kaçınılmaz görevimizdir. Hiçbir sınır ve hiçbir devlet çıkarı tek bir insanın yaşamından daha önemli değildir. Emperyalist-Kapitalist sistemin yasaları sadece kendileri içindir ve yaşamak için hiçbir mülteci sistemin merhametine sığınmak zorunda değildir. Sistemin çarkını oluşturan tüm ülkeler bu katliamların sorumlularıdır. Yeni Demokratik Gençlik (YDG) olarak herkesi harekete geçip sistemin teşhirini yapmaya, mülteci düşmanlığına karşı mücadele etmeye, yaşamının yitirenlerin sesi olmaya çağırıyoruz. Dünya ezilenler için değil ezenler için küçüktür ve dünyada mültecilere değil, sadece Emperyalist Kapitalist sisteme yer yoktur!
- Avrupa Sınırlarına Karşı – Herkese Kalıcı Olarak Kalma Hakkı!
- Europe, Frontex and Police – Stop Killing Refugees!