Devrim için ölenler her zaman bulunur,
gider, gider nice koçyiğitler gider,
seninde içinde bir oğlun varsa çok değildir,
ey mavi gök, ey yağız yer bilesinki,
yüreğimiz kabına sığmamakta,
örsle çekiç arasında yoğrulduk,
hıncımız derya gibi kabarmakta.
İbrahim Kaypakkaya
18 Mayıs, 1973 yılında Diyarbakır zindanlarında kurulan işkençe tezgahlarında katledildiğinde henüz 24 yaşındaydı. Gördüğü ağır işkenceler sonucunda 18 Mayıs 1973 tarihinde Diyarbakır Cezaevinde katledilen Türkiye Devrimci Hareketinin önderlerinden, TKP/ML`nin kurucusu İbrahim Kaypakkaya’yı katledilişinin 40.yılında saygıyla anıyoruz.
Azmin, direnişin, inancın örneği, halkın insanı, kararlılığın ve cesaretin adı. Tarihin handikaplarını içinde barındıran bütünden kopuşun adı , Marksizm- Leninizm- Maoizmin Türkiye topraklarına sağlamca ayak basmasının ifadesidir İbrahim Kaypakkaya. TC`nin niteliğini, Kemalizmin faşist özünü ve buna bağlı olarak toprak ağaları ve komrador burjuva sınıfların tahlilini, ulusların kendi kaderini tayin hakkını, proleterya önderliğinde demokratik halk devrimiyle sosyalizm`e , nihai hedef olarak komünizme gidişi teori ve pratik ikileminde savunan devrimci.
Onu anmak bir Onurdur!
Günümüzde faşizmin korkuları hat safhalardadır. Bundan 40 yıl önce Ibrahim Kaypakkaya`nın ortaya koyduğu analizler bugün Türkiye ve Türkiye Kürdistanındaki sınıf gerçekliğinde, toplumsal gelişmelerde kendisini göstermektedir. Ibrahim Kaypakkaya`nın analizleri günümüzde karanlığı aydınlatan ışık olarak yol gösterici durumundadır. Dönemin MİT raporları onun düşünceleri hakkında şu anektodu geçmiştir; „İbrahim Kaypakkaya`nin düşünceleri, hiç çekinmeden söyleyebilirizki ihtilalci komünizmin Türkiye`ye uyarlanışıdır, ve bu anlamıyla en tehlikelidir! Bugün onu andıkları ve sahiplendikleri gerekçesiyle, aydın, genç, kadın, sanatcı ve ilerici yüzlerce kişiye cezalar yağdırılmaktadır. Anma etkinliklerine katıldıkları gerekcesiyle onlarca kişi cezaevine tıkılmaktadır. Bizler Ibrahim Kaypakkaya`nın düşüncelerinin egemenler için neden bu kadar tahamül edilemez olduğunu biliyoruz. Ibrahim Kaypakkaya´nın düşünceleri, bilimsel sosyalizmin bir ifadesi ve ezilen sınıf ve halkların kurtuluş yolunun manifestosudur.
İbrahim Kaypakkaya`yı anmanın ve mücadeleyi sürdürmenin biz YDG`liler açısından diğer bir önemli noktası daha vardır. İbrahim Kaypakkaya, bir insan yaşamı için kısa, ama ezilenlerin kurtuluş mücadelesi bakımından çok büyük bir yaşamın ifadesidir aynı zamanda. Kısa denilebilecek hayatında İbrahim Kaypakkaya, İşçilerin, köylülerin ve öğrencilerin hak alma mücadelesinde en ön saflarda bulunmuş, kitlelerin öz deneyimlerinden analizler çıkararak bunu yeniden pratiğe uyarlamıştır!
O, 68 kuşağı ile birlikte dünya´da gelişen anti-emperyalist mücadele hattında enternasyonalist bir dayanışma pratiği ortaya koymuştur. Çaru Mazumdar hareketinden, Che Guevara`ya, Vietnam ulusal kurtuluş mücadelesinden Çin`de gerçekleşen Büyük Proleter Kültür Devrimine kadar anti-emperyalizm bayrağını, enternasyonalist bir çizgi ile layıkıyla taşımıştır.
Yeni Demokratik Genclik aktivistleri olarak, anti-emperyalist, anti-faşist mücadelemizde İbrahim Kaypakkaya çok belirgin bir yerde durmaktadır. Mücadele pratiğimizde onun analizlerinden ve pratiğinden öğrenmek bizlerin kaçınılmaz görevi olmalıdır. Bu anlamıyla Mayıs ayında, katledilişinin 40.yılında İbrahim Kaypakkaya şahsında yapılacak olan anma ve etkinliklere Yeni Demokratik Gençlik aktivistleri olarak devrimci, militan bir çizgi ve duruş ile katilacağız.
YDG olarak halk gençliğini İbrahim Kaypakkaya`yı anma etkinlikleri başta olmak üzere anti-emperyalist mücadele saflarına katılmaya çağırıyoruz
Toprağa düşen bedenler değil, tohumlardır!
18 Mayıs kavga günüdür!
Tarihten öğrenerek, inançla, inatla sömürü ve zulum düzenine karşı örgütlenmeye!
İbrahim Kaypakkaya Ölümsüzdür!
İbo, Kavgamızda Yaşıyor!
Yeni Demokratik Gençlik