TÜRKİYE | 12 – 03 – 2013 | “Lise son sınıf öğrencisiydim 18 yaşımı hapishanede geride bırakırken, şimdi 21 yaşımın zamanına atılmaktayım.” Gizli tanık ifadesine dayanarak müebbet hapis cezasına çarptırılan Gülsüm Koç bianet’e mektup gönderdi.
Koç, henüz lise öğrencisiyken Bingöl’de 2011 yılında polis aracına düzenlenen saldırı nedeniyle tutuklandı. Olay günü bir akrabasının evindeydi, tanıklar ve telefon kayıtları bunu kanıtlıyordu. Olayda silah kullanıldığına dair hiçbir kanıt bulunmaması nedeniyle silahlı saldırı yapmak suçlamasından beraat etmişti.
Hakkındaki tek “delil” “Avcı” kod adlı gizli tanığın olay yerinde olduğunu ileri sürdüğü ifadesiydi. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi sadece bu ifadeye dayanarak Koç’u iki polisi öldürmeye teşebbüsten iki kere 13 yıl dört ay hapis cezasına, “Devletin birliği ve ülkenin bütünlüğünü bozmak” suçundan ise müebbet hapse çarptırdı.
bianet’e konuşan Koç’un avukatı Rehşan Bataray, lehte olan hiçbir delilin mahkeme heyetince dikkate alınmadığını, dosyanın hukuki açıdan ciddi şekilde sorunlu olduğunu söylemişti.
Bu cezanın ardından başlatılan “Gülsüm Koç’a Özgürlük” kampanyasına şimdiye dek yaklaşık 17 bin kişi destek verdi.
“Adaleti duruşmalarda göreceğime inanmıştım”
Koç 24 Şubat tarihli mektubunda tutukluğunun adaletsizliğini belirtirken “Sadece ben değilim böylesi bir adaletsizliğe maruz kalan” diyerek kendisi için başlatılan imza kampanyasının “bu ülkede yaşayanların, tüm haksızlıkları, adaletsizlikleri kabul etmeyip dur diyenlerin sesi” olduğunu söylüyor. Medyanın duyarlılığına ve destek sunan herkese teşekkürlerini iletiyor:
“…Alındığım ilk an itibariyle bir adaletsizlik kendini göstermeye başlamıştı ve nitekim tutuklanmamla, hapishaneye konulmam ile devam etti… Bundan sonrasında ülkemizin adaletini duruşmalar sürecinde göreceğim inancıyla mahkemeye gidip gelmeye başladım… Her geçen gün ülkemizin adalet(sizliği)ni biraz da gerçekliğiyle görmeye başlamıştım. Tıpkı toprağa ekilen tohum gibi filizlenip boy vermişti. Her duruşmada biraz daha sulandırılıyordu emniyetin gönderdiği yazılar ve deliler tarafından.
“Bir fidanla nasıl sohbet edersen öyle gelişip serpilirmiş. Avukatım her yazı, delil üzerine konuşuyor, çürütüyor aksine delil diye gönderilenlerin lehime olduğunu ifade ediyordu… Bir şeyler olmalıydı, değişmeliydi. Ama beklenen olmadı çünkü … Adalet tohumumuzun genleriyle oynanmıştı.
“Suçsuz olduğumu söylediğim zaman bırakılacağıma inanıyorlardı”
“19 Şubat’taki son duruşmamı gerçekleştirilirken ana dilimde savunma hakkı verildi. Hakkım olan benden çalınmış sonra bir lütuf gibi sunulmuştu… Duruşmaya katılan aileme dönüp baktığımda her duruşmada dudaklarına ilişen hüzünlü tebessümleri geride bırakılmış yerini umutlu bir gülümseyiş almıştı. Çünkü savunmamı yapmış ve suçsuz olduğumu söylediğim zaman bırakılacağıma inanıyorlardı. Ya da inanmak istiyorlardı. Çünkü hiçbir zihniyetin ellerinde delil bulunmadan ve düşüncede kendine yakın bulunan bir siyasi parti içerisinde yer edinmeye çalışan bir lise öğrencisine bu kadar ceza vereceğini düşünmüyorlardı. Ama gelin görün ki adalet sistemi zihniyetini çoktan belli etmişti.
“Eğitim hakkımın nefesi çok uzaklarda”
“Sadece ben değilim adaletsizliğe maruz kalan”
“Bugün bir imza kampanyası başlatılmış. Bugün belki benim şahsımda imzalar atılmakta ama aslında bu imzalar bu ülkede yaşayanların, yaşanan tüm haksızlıkları, adaletsizlikleri kabul etmeyip dur diyenlerin sesidir. Çünkü sadece ben değilim böylesi bir adaletsizliğe maruz kalıp bu cezaya mahkum edilen. Benim gibi binlerce arkadaşımın dosyaları yargıtay sürecinde ve benim gibi binlerce arkadaşım yargılanma sürecinde. Belki bu şekilde ‘dur’ diyebiliriz.
“Şairin dediği gibi ‘her insan bir umuttur” destek sunan her insan, benim için bizler için bir umut. Ama her şeyin aleyhimize işlediği bu mekanlarda ‘her umut ise bir olasılıktır.’”
(Bianet)