Anasayfa , AÇIKLAMA/ERKLÄRUNG , Almanya ve Artan Baskıları

Almanya ve Artan Baskıları

Almanya ve Artan Baskıları

 

NAV Berlin Kürt Toplum Merkezine yönelik baskı girişimleri

Berlin’deki Kürt toplum merkezine keyfi ve şiddetli bir polis baskını gerçekleştirildi. Bu olay, Almanya ve Avrupa’daki devrimci hareketleri ve göçmen örgütlerini giderek daha fazla hedef alan devlet baskısı ve faşist terörün bir göstergesidir.

 

Kürt örgütlerine yönelik devlet şiddeti

Berlin’deki Kürt toplum merkezine yapılan polis baskını, arama emri olmaksızın ve gerekçe olmadan gerçekleştirilmiştir. Almanya’daki Kürt örgütlerinin ve Kürtlerin siyasi faaliyetlerini kriminalize etmek amacıyla düzenli olarak hedef alındığı açık bir gerçek. Son baskında, dernek üyeleri provokatif bir şekilde silahlarla karşı karşıya bırakılmış ve insanlık dışı tacizlere maruz bırakılmıştır.
Bu tür baskıcı önlemler yeni bir şey değildir. Halklarının özgürlüğü için ve Türkiye’deki baskılara karşı mücadeleyi destekleyen Kürt örgütleri on yıllardır polis baskınlarının, gözetim tedbirlerinin ve yasakların hedefi olmuştur. Baskılar sadece örgütsel yapıları dağıtmaya hizmet etmekle kalmıyor, aynı zamanda Kürt toplumunu sindirmeyi ve siyasi direnişlerini kırmayı amaçlıyor.
Ancak Alman devletinin bu stratejisi, Türkiye, Türkiye Kürdistan ve Rojava’daki Kürt ve devrimci yapılara yönelik baskının küresel emperyalist şiddet bağlamında görülmesi gerektiğini kabul etmemektedir. Almanya’daki baskınlar ve tutuklamalar, Kürt özgürlük mücadelesinin ve destekçilerinin kriminalize edilmesiyle doğrudan bağlantılıdır.

 

Baskının bir sonucu olarak faşist kundaklama saldırısı

Baskının üzerinden 24 saat geçmeden, 40 kişi içerideyken Kürt toplum merkezine faşist bir kundaklama saldırısı düzenlendi. Dernek benzinle ıslatılmış ve saldırganlar benzin kokusu üzerine kapıya gelen dernek üyeleri karşısında kaçmışlardır. Bu saldırı sadece insan hayatına karşı işlenmiş bir suç değil, aynı zamanda Almanya’daki Kürt ve devrimci hareketi terörize etmeye yönelik kasıtlı bir girişimdir. Bu tür faşist saldırılar genellikle devlet baskısıyla doğrudan bağlantılı olarak gerçekleşir. Devlet tarafından kriminalize edilme ve taciz edilme, sağcı şiddet için uygun bir zemin yaratmaktadır.
Toplum merkezine yönelik kundaklama saldırısı, Avrupa’daki faşist güçlerin devlet baskısından ne ölçüde cesaret aldığını göstermektedir. Devlet, Kürt aktivistlere zulmederek ve siyasi çalışmalarını bastırarak göçmen ve sol örgütlere yönelik şiddetin tırmanmasına katkıda bulunmaktadır. Ancak, bu saldırının yarattığı şok ve öfkeye rağmen, saldırıdan etkilenen topluluk içindeki dayanışma kesintiye uğramamıştır. Özgürlük ve adalet mücadelesi yangın ve yıkımla boğulmayacaktır.

 

Innsbruck ve Leipzig’de ev aramaları: tüm devrimci güçlere yönelik bir saldırı

Berlin’deki Kürt sosyal merkezine yapılan saldırıların yanı sıra Innsbruck ve Leipzig’deki ev aramaları da yakın zamanda gerçekleşti. Bu operasyonlar sadece bireysel aktivistleri hedef almakla kalmıyor, aynı zamanda Avrupa çapında devrimci yapılara yönelik koordineli bir saldırıyı temsil ediyor. Bu aramaların bahanesi “kamu güvenliğini tehlikeye atmaktan”. Gerçekte ise hiçbir dayanağı olmayan abartılı terörizm suçlamalarına kadar uzanmaktadır.

Ev aramaları, devrimci hareketleri kriminalize etmeye ve sindirmeye yönelik geniş bir stratejinin parçasıdır. İster Kürt örgütleri, ister devrimci aktivistler ya da anti-faşist gruplar olsun, devlet baskı yoluyla direnişi kırmaya ve ezilen toplulukların dayanışmasını ezmeye çalışıyor. Ancak bu sindirme taktikleri boşa çıkacaktır. Devrimci hareketler her zaman en büyük tehdit altında oldukları zamanlarda bile kararlı olduklarını ve mücadelelerini daha da büyük bir kararlılıkla sürdürdüklerini göstermişlerdir.

Devlet korkusunun bir yansıması olarak baskı

 

Innsbruck ve Leipzig’de yaşanan son olaylar, devletin ezilen halkların ve devrimci hareketlerin direnişinden duyduğu korkunun giderek arttığını göstermektedir. Kürt ve devrimci yapılara yönelik hedef gözeten baskı ve şiddet eylemleri, hareketleri demoralize etmeyi ve izole etmeyi amaçlamaktadır. Ancak tarih, baskının sadece direnişimizi güçlendirdiğini defalarca göstermiştir.

Şu anda maruz kaldığımız saldırılar, tüm direniş ve dayanışma biçimlerine yönelik daha geniş bir planın parçasıdır. Siyasi mücadeleleri polis şiddeti ve faşist terör yoluyla bastırma girişimi başarısız olacaktır. Baskı ve sömürüye karşı mücadelelerde yaşayan devrimci ruh gözdağı ile kırılamaz!

Çözüm gençliğin mücadelesinde yatıyor! 

 

Bizimle birlikte örgütlenin ve baskıya karşı mücadele edin!