Dünyanın hemen hemen her yerinde ezilenlerin ezenlere karşı yürüttüğü mücadelenin doğal olarak ortaya çıkardığı sonuçlardan biri olan tutsaklık gerçekliği, kendi özgül gerçekliği yanı sıra gelişen güncel konularda da, mücadelelerinin haklılığını ispatlamaktadır.
İnsan hayatının hiçe sayıldığı, hiçbir savaş etiği barındırmayan vahşet ortamında hapishanelerde tutulan savaş esirleri, tüm hapishane koşulları içersinde en insanlık dışı muamelelere maruz bırakılmaktadır.
Her türlü işkence, hak gaspı ve psikolojik saldırının mağduru olan politik tutsaklar gerçeği bugün bir kez daha, var olan düzeni değiştirmeye yönelik mücadelelerinin ne kadar haklı olduğunu ortaya koymuştur.
AKP ve MHP ortaklığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine getirilen 70 maddelik İnfaz Kanunu Değişikliği’nin şimdiye kadar, ilk on yedi maddesi kabul edildi.
Katliam sorumluları, tecavüzcüler, uyuşturucu madde dağıtımı gibi çeşitli suçlara yönelik ceza indirimleri söz konusu iken siyasi mahkumlar ve gazetecilerin yargılandıkları madde olan örgüt üyeliği iddiasında alt sınırın iki yıldan dört yıla çıkarılması şeklinde dahil edilmesi sınıf mücadelesinin acımasızlığının en bariz göstergesidir.
Türkiye hapishanelerinde bulunan kırk bini aşkın politik mahkum arasında haklarında hiçbir suç delili elde edilememiş insanların yanı sıra haklarında yüzde yetmişlerin üzerinde hapishanede kalamaz raporları olduğu halde hapishanede rehin tutulan insanlar bulunmaktadır. Ancak bilinmelidir ki bu yalnızca bir orta doğu ülkesi olan Türkiye ye özgü bir durum değildir.
Dünyanın pek çok yerinde buna benzer durumlar vardır. Örneğin Peru komünist partisi lideri Abimael Guzman’ ın yaşayıp yaşamadığı bile bilinmemektedir. Yada medeniliği ve demokrasisi ile övünen Avrupa’da da durum hiç farklı değildir. Lübnan’lı sosyalist George Abdullah otuz iki yıldır Fransa hapishanelerinde tutulmaktadır.Yoldaşımız, dostumuz olan Müslüm Elma beş yıldır hukuksuz olarak Almanya’da tek kişilik tecrit hücresinde tutulmaktadır.
Politik tutsaklara yönelik gerçekleştirilen bu imha ve tecrit saldırısı, gündeme oturan korona virüs salgını ardından kendilerine yönelik duyulan hayati endişeyi bir kez daha arttırmıştır.
Sokakta karantina, sosyal mesafe gibi tedbirleri öne çıkaran devlet politikası iş tutsaklara gelince asıl amacını ortaya koymuştur. İki yüz yirmi bin kapasiteli Türkiye hapishanelerinde iki yüz seksen bini aşkın mahkum bulunmaktadır ve karantina sosyal mesafe bir yana temizlik ürünleri parayla satılmaya devam etmekte, kontroller çok sınırlı ve göstermelik yapılmakta, hapishane içi karantina uygulamaları ise mahkumların durumunu daha da zora sokmaktadır.
Bugün bizlere düşen görev politik tüm tutsaklar adına yapılan dayanışma aktivitelerine katılmak çevremizdeki insanlarında bu aktivitelere destek olmasını sağlamaktır.
Yeni Demokratik Gençlik