YDG | 20 – 01 – 2013 | Avusturya’da Militarizmin tarihi Avusturya Macaristan İmparatorluğu’ndan beri çok şiddetli bir bicimde hissedilmektedir. Birinci emperyalist paylaşım savaşı başlamadan önce İmparatorluğun rolünü müttefikler – ittifakçılar dahi göremediler. Savaş sonrasında iki büyük ülkeye ayrılacak olan Avusturya ve Macaristan açısından, hayata dönüş savaşı olacagi gözlerden kacırıldı. Avusturya`nin Militarizme geçiş süreci Avrupa Birliği’ne girmesiyle başlamaktadır. Sonrasında 1991 körfez savaşıyla birlikte Avusturya’daki reformlar başlıyor. Avusturya üzeri askeri malzeme taşınması veya askeri uçakların uçması o zamana kadar yasaktı, ama 30 saatlik bir görüşme sonrası bu yasak kaldirildi. Bu kararın üzerine, Yugoslavya’da başlayan savaşdaki kullanılan Amerikan radarlarınin Avusturya üzerinden uçma yasağının da kaldırılması ve hatta savaştan sonra ortak dersler almaları militarizmin küçük bir belirtisidir. 1995`de Avusturya Avrupa birliğine girdiğinde ve yeni sömürgeciliğin büyümesiyle ve gelişmesiyle birlikte 2000 yılında Avusturya devleti NATO`ya girme tartışmalarına başlamıştı. Ayni anda Avusturya Euratoma imza atmış bulundu. Bu tartışmaların nedenlerinden bir taneside Avrupa birliğinin tüm NATO üyesi olmayan ülkelerine askeri reformlari mecbur tuttuğundan ve Avrupanin`da rekabet için değişik ülkelerin pazarlarını ele geçirmesi gerektiğidir. Emperyalist işgal ve savaş dönemi ayni zamanda en vahşi sömürgecilik sürecinide başlatmıştı. Avusturya’nın anayasasında 1955 de „daimi tarafsızlık“ bölümü mevcuttur. Ama çoğu Avusturya vatandaşının bilmediği 1998 de medyaya yansıtmadan “savaş yetkisi” yasası yani 23 f yasasi Avusturya anayasasına alındı. Bu kararla birlikte dünya capında savaşlara katilabilme yetkisi Başbakan ve dışisler bakanına verildi. Bundan sonrada bu yasanın değişimlere uğrayıp 23j ye dönüşmesi ve şunu ifade etmektedir; hiçbir sınır olmadan Avrupa’nın dünya çapında yürüttüğü savaşlara katılması ve UN kararının artık bir anlam ifade etmediği yine medyalara şimdiye kadar yansımadı.
1996`da tarafsız Avusturya grubu 100`ü aşkın asker yeminlerini geri çekip sunu söylediler: artık Avusturya’nın dışpolitikasi bir tarafsız ülkeninki olmadığını ve kendilerinin artık yemin altında olmadıklarını ve tarafsızlığın savunulacak yanı kalmadığını söylediler. 1999 AB zirvesi Helsinki anlaşmalarında Avrupa birliğinde olan tüm ülkeler asker hazır tutmaları gerektiğini ve Avrupa’nın bunlara dış politikasinda ihtiyacı olduğunda kullanabileceği noktasında karar oluştu. Geçen sene 2012 de 340 üzeri asker almanya ordusu ile birlikte görevlerine başladılar. (Battle Groups)
2000 yılında FPÖ ve ÖVP koalisyonuyla birlikte NATO’ya girme cabalarına hiz verildi. ancak NATO, Avusturya’nın şu anki askeri durumuyla NATO üyesi olabilmesi icin 0,9 % GSHY(BIP) den 1,5 % GSHY(BIP) e yükselmesi gerektiğini göz önünde bulundurmasını söyledi. Bugünkü profesyonel ordu tartışması 2000 yılında da ayni şekilde vardı, orda sırf kelime oyunuyla: kendi isteğiyle asker olanlardan bahsediliyordu. Ve ayni yıl askeri silahlanma başladı, 9 tane Skorsky (Black Hawk) Helikopter alındı (654055 Euro). 2009 Lizbon`daki Askeri anlaşmayla birlikte son söz söylendi.
Avrupa’nın savunma ve güvenlik politikası tüm üye ülkeleri bağlamaktadır. Bunların içindeki bölümlerden bir tanesi: ab üyesi olan ülkeler gittikçe ordusunu güçlendirmesi gerektiğidir . özellikle bu noktada Avusturya’nın üzerinde artan baskıda bugün hissediliyor. 2000 yılında profesyonel ordu`ya karsı olan SPÖ bugün 180 derece dönüp prof. Orduyu savunuyor. Avusturya’nın rekabet altında ezilmemesi ve dünyadaki tüm pazarlardan, hammaddelerden ve dünya çapındaki sömürüden bir pay alması içindir bu politika.
Nasıl bir Ordu olursa olsun, emperyalist işgallere ve savaşlara hizmet ettikten sonra her zaman bunlara karşı olduğumuzu belirtmemiz gerekir! Profesyonel ordular genç issizlerin orduya seferber olmasini sağlayacak! Issızlık ve kimseyi vurmuyorsunuz, savaş alanına girmiyorsunuz gibi yalanlara manipüle edilip emperyalizmin uşağı edilmeye çalışılacaklar.
Avusturya’daki bu seçimleri desteklemiyoruz! Önce değindiğimiz gibi emperyalizmin ordusunu desteklemiyoruz! Seçimleri BOYKOT etmenin en doğrusu olduğuna inanıyoruz! Tavrımızı sokaklara taşıyarak sesimizi duyurmamiz gerekmektedir.
AB ORDUSUNA HAYIR! EMPERYALİST SAVAŞLARA HAYIR!