”Fight against fascism, raise your voice!
(Faşizme karşı savaş, sesini yükselt!)
Emperyalist Kapitalist sistemin doğası gereği yaşadığı krizlerin faturası halka ve doğaya mal edilmekte, doğa kendi kaynaklarıyla kendini yenileyebilmekten kendini tüketmeye doğru yönelmekte, kemerlerinde sıkacak delik kalmayan halk kitleleri sokaklara akmakta, bundan rahatsız olan egemenler örgütlü olmaları sayesinde bu durumu da fırsata çevirerek dönemsel ve bölgesel pozisyonlarında çeşitli revizelere giderken bundan bile çıkar sağlamaktan geri durmamaktadır.
Burada en belirgin şekilde ön plana çıkan taktik, halk kitlelerinin yaşadıkları çelişkilerden doğru emperyalist kapitalist sistemin kendisine yönelmelerinin önünü almak için uyguladıkları ‘’Böl-Parçala-Yönet’’ taktiğidir. Bundandır ki yine sistemin bir vahşet coğrafyasına çevirdiği Ortadoğu’dan, arap yarım adasından, Afrika’dan Avrupa’ya insanca bir yaşam için göç eden milyonlar, Avrupa’da krizin yarattığı bataklıktan bunalan Avrupalıların önüne hedef olarak konulmakta, başka bir çelişkileri yokmuş gibi tüm sorunların nedeni olarak gösterilmektedir. Bunu sağcı milliyetçi faşist partiler bir manivela gibi kullanarak birer birer iktidara oturmuşlardır. Var olan bu durumu sözde demokrasilerine laf getirmek istemeyenler kolayca günah keçisi ilan edilebilecek paravan yer altı örgütleri yaratmayı hızlandırmışlardır.
Coğrafik ve bölgesel etmenlerden de etkilenen ancak son derece somut taleplerle sokağa çıkan halk kitleleri egemenleri huzursuz etmekle kalmamış kimi yerlerde al aşağı etmiştir. Kazanımlarla sonuçlanmış isyan dalgalarında şüphesiz en ağır bedelleri yine halk kitleleri ödemiş, bu da bedel ödenmeden zafer kazanılamayacağı tezini tekrar doğrulamıştır.
Özellikle geride bıraktığımız 2019 yılının bir isyan dalgası ile geçeceğini elbetteki en iyi bilenler yine bu krizi ortaya çıkaran emperyalist kapitalist sistemin egemenleri olmuştur. Bundandır ki sözde demokrasisi ile övünen Avrupalı kapitalistler kendi coğrafyalarında bu durum yaşam bulmadan önlemlerini almaya polis yasalarını güncellemekle ve yoğun bir baskı aracı olarak görerek başlamışlardır.
Sistem kıskacı altına almaya çalıştığı gençliği tüm yoz kültür araçları ile tüketen ve sorgulamayan bir gençlik haline büründürmek istemekte. Tüm bu yaşanılanlara sessiz kalmak ve alternatifini sunmamak suç ortaklığıdır. Bir avuç azınlığa karşı mücadelemizi okullarda, üniversitelerde, fabrikalarda ve sokakta yaşatmak adına ve çıkış yolumuzun örgütlü mücadelemizin olduğu gerçekliği ile sizleri 28. Merkezi Kongremize davet ediyor ve sesimize ses, emeğimize emek katmaya çağırıyoruz.
Tarih: 29 Şubat – 1 Mart 2020
Saat: 12:00
Yer: Haus der Jugend Frankfurt:
Deutschherrnufer 12 – 60594 Frankfurt am Main
Yeni Demokratik Gençlik
Merkezi Yönetim Kurulu”